‘Aralık’

By Doğa January 30, 2025

İstanbul’un yoğun kent dokusu içinde balkonlar giderek yok oluyor. Sokakla ev arasında bir bağ kuran, gündelik yaşamı dış mekana taşıyan bu alanlar, artık işlevini yitirerek dar çıkıntılara dönüşmüş durumda. Konut tipolojilerindeki bu değişim, yalnızca fiziksel mekanı değil, aynı zamanda bireyin kamusal alanla kurduğu ilişkiyi de değiştiriyor.

Bu değişimi gözlemleyerek, konut tipolojilerinde değişiklik yapmayı hedefledim. Projemin çıkış noktası, giderek kaybolan balkonlara alternatif bir çözüm üretmekti. Bu şekilde; her daireye özel teras tasarımları geliştirerek iç ve dış mekan arasındaki etkileşimi güçlendiren geçiş alanları yaratmayı amaçladım.

Terasları tasarlarken mekanları keskin sınırlarla ayırmak yerine farklı ‘aralıklar’ oluşturarak iç ve dış mekanların birbirine sızmasını sağladım. Böylece, yaratılan bu aralıklar sayesinde dairelerde yaşayan insanların farklı mekansal deneyimler yaşayabileceğini düşündüm.

Bu aralıkları;

-Kimi zaman dışardaki zeminin içeri taşmasıyla,

-Kimi zaman içerdeki zeminin dışarı taşmasıyla,

-Bitkilerin içeri-dışarı yayılmasıyla,

-Geçirgen duvarlar sayesinde iç-dış sınırların bulanıklaşmasıyla,

-Yarı açık mekanlar kurgulayarak oluşturmayı amaçladım.

Bu şekilde, keskin sınırlarla ayrılmış teraslardan ziyade, kademeli bir geçiş sunarak kullanıcı deneyimini zenginleştiren mekanlar kurguladım. Terasları; kimi zaman tek bir daireye ait özel bir alan olarak, kimi zaman ise apartmanda yaşayan diğer insanların ortak kullanabileceği sosyal mekanlar olarak tasarladım.

Benzer bir şekilde; zemin katı da keskin sınırlarla ayırmak yerine, bir geçiş mekanı olarak ele aldım. Ticari alanlar ve apartmanın giriş katını, birbirinden kopuk ve kapalı mekanlar olarak tasarlamak yerine, birbirleriyle duyusal ilişki kurabilen, ‘aralıklara’ sahip mekanlar olarak tasarladım. İnsanlar zemin katta bulunan ticari alanları kullanarak fiziksel olarak doğrudan içeri ya da dışarı geçemeseler de, havayı, kokuyu, sesi hissederek mekanla etkileşim kurabiliyor.

Bu sayede, sokak ve bina arasındaki ’aralıkları’ fiziksel geçişlerle değil, duyusal deneyimlerle tanımlayan bir mekansal kurgu oluşturmayı hedefledim.